19 Eylül 2016 Pazartesi

  15  Temmuz  Darbe Girişimi - IV

-Mitingler   ve   Seküler kesimdeki  kafa karışıklığı

CHP Mitingi
TARİH: 24 Temmuz pazar günü, İstanbul Taksim Meydanı'nda "Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi" düzenlendi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaklaşık 40 dakikalık bir konuşma yaptığı mitingde, "Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi tarihinde yerini alacaktır" dediği 10 maddelik Taksim Manifestosu okundu.
(CHP ne saçma bi oluşum?  "Türkiye'nin demokrasi tarihine geçecek manifesto"  filan...)

Evet CHP,  darbeye karşı Taksim'de bir miting yaptı.
AKP'lileri de davet etti Kılıçdaroğlu.  Türk bayrakları ile dolu büyük kalabalık oldu.
Darbe girişimini  “ne darbe ne dikta”  gibi yuvarlak sözlerle lanetlediler.
Kılıçdaroğlu:  “Balyoz davası, Ergenekon Davası, casusluk davasında pek çok subay ve asker gereksiz yere hapse tıkıldı. Silivri zindanlarında yaşadılar hayatlarının bir kısmını. Onlara yapılan haksızlığı hepimiz biliyoruz. İade-i itibar yapmak zorundadırlar. Bir haksızlığı düzeltmek zorundadırlar. Hükümete sesleniyorum, gelin Silivri zindanlarında hayatı mahvedilen o insanların itibarını iade edelim.”

Katılımcıların dediğine göre, kürsü konuşmalarında "darbeciler ve FETÖ" bir kez olsun açıkça kınanmamış, faillerin adı anılmadan darbe yerilmiş. Yani üç yıl önce Gezi olaylarında ölenler anılmış; ancak daha on günden az bir zaman önce kendi ülkesinin askeri tarafından tankla, helikopterle, uçakla, yüz yüze öldürülen 300'e yakın insanın adı anılmamış, lafı edilmemiş.
"Türkiye laiktir, laik kalacak",  "Hırsız katil AKP"   (Amin)
  deyip bir ritüel daha başarıyla tamamlanmış oldu böylece.
Umulur ki CHP,  kendi içindeki Gülen yapılanmasını temizleme cesaretini de gösterir.



Kimilerine göre bu miting, CHP'nin tarihinde bir dönüm noktası oluşturacak ve darbeye karşı çıkmakta gecikmiş tabanını dönüştürme yolunda bir adım olacak.   Her ne kadar Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi darbe gecesi kalkışmaya karşı çıkmış olsa bile  (geceyarısı iki buçuk gibi diye hatırlıyorum ses verdi);  darbe gecesi CHP tabanının durumunun rezalet olduğunun tanığıyız.  Üstelik bu durum şaşırtıcı değildi şüphesiz. Darbesever oldukları malum.
Kalkışmayı ekranlardan ilk duyduklarında sevinenler, Suriyelilere yol verilmesi için el şaklatanlar CHP tabanına aitti. Şimdi tiyatro lafına sarılanlar,  bu gerçeği unutturmaya çalışsalar da o gece sokağa çıkanların kimler olduğu, onlarla dalga geçenlerin, onları şeytanlaştıranların kimler olduğu belli.

Kemal KILIÇDAROĞLU'nun mitingde okuduğu manifestonun 8. maddesi şöyle idi:
"8) Bu darbe girişimi devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık, cemaatçilik tarikatçılık değil;  bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır."




"Darbeyi değil Tayyibi kınamaya gidiyorlar  tam bi tiyatro."
(Mutlu Bulut
- Bir Ak Partili olarak, CHP mitingine darbe karşıtlığında katılmaya giden bir kişi olarak, çevresi CHP'liler ile dolu iken Facebook'ta yazdığı bir yorum.)

Tipik Kemalist kafası:
AMA HÜKUMET ÇOK HATALI KAARŞİM, DİNAYET FELAN... ERLERİ KEMERLE DÖVDÜLER, KAFASINI KESTİLER DİMIĞĞ. BİZ DARBEYE KARŞIYIZ AMA DİKTATÖRE DE KARŞIYIZ, GEZİ'DE DEKLARE ETMİŞTİK ZATEEĞN.... ............ (Ali Sedat Çetinkoz  -  Facebook)



"Darbe ve darbeciliğe karşıyız" diyerek darbe karşıtlığı, demokratlık yapıyor numarası çekip Fetö'yü anmayanlar da "kalben tasdik"çi!
Kavramlar önemli.  Üniformalı terörist vs gibi tanımlar yetersiz, bu işin kökten bitmesini istiyorsanız; darbeci ve cuntacı kelimelerini kullanacaksınız.
(Ercan Yıldırım - Facebook)






ŞAKA GİBİ,  KABUS GİBİ
Türk solundan, Kürd solundan insanlarla konuşunca da aynı duygulara kapılıyorum...   Bir kere bu saydığım kesimlerin son gelişmelere inanılmaz bir soğuk kanlı yaklaşımları var....   Hiç bir duygu veya heyecan belirtisi yok adamlarda....
Oldum olası her konuda çabucak heyecanlanan solun  15 Temmuz karşı koyuşu veya direnmesinin karşısında hiç heyecan duymamasının, konuya sükunetin zirvesinde bir cerrah edasıyla yaklaşmasını anlamakta çok zorlanıyorum...
Askermidir yoksa yoksa asker kıyafetine bürünmüş çetecimidir neyse ne... bunlar Parlamentoyu bombalıyorlar, insanların üzerine tankları sürüyorlar, yığınları kurşun yağmuruna tutuyorlar, suikast timleriyle bir oraya bir buraya birlikler indiriyorlar...Yüzlerce insanı öldürüp binlerce insanı yaralıyorlar...
Siyasi tarihimizde görülmemiş bir kitlesel direniş sergileniyor... Neyse ne insanlar silahların, yağmur gibi yağan kurşunların, tankların üzerine yürüyor... Tankları ele geçirip üstüne çıkıyor...içindekileri çıkarıp teslim alıyor... Ateş eden askerlerin elinden silahlarını alıp derdest ediyorlar...
VE İLK KEZ AMA İLK KEZ BİR DARBEYE TEŞEBBÜS, YIĞINLARIN BAŞ ROLÜ OYNADIĞI BİR EYLEMLE YÜZ GERİ EDİLİYOR
YIĞINLAR SA, YIĞINLAR...
ANTİ CUNTAYSA ANTİ CUNTA...
YİĞİTLİKSE YİĞİTLİK...
VE İKİ HAFTADIR MİLYONLAR MEYDANLARDA NÖBETTE...
Sahneler,  azıcık demokrasi taraftarı olanı kıpır kıpır duygulara zerk edecek sahneler,  bizimkileri hiç mi hiç heyecanlandırmıyor...
ACABA NEDEN.... YOKSA BİZ AYRI GEZEGENLERDEMİ YAŞIYORUZ....
(Mustafa Satis  -  30 Temmuz 2016, Facebook)




MEYDANLARA ÇIKMAYA CESARETİ OLMAYANLAR
SONRADAN AĞLAMASIN,  KÖTÜ ÇARPARLAR
Darbeye karşı en ufak bir sesleri çıkmayanlar artık toplumdan etkili bir şekilde tecrit olmuştur. Yok "ben ikisinin arasında kalamam",   yok "dolaylı olarak AKP'ye destek olmuş olmak istemem,"  yok "bana ne, bana ne, ben sesimi başka yerde duyururum"   diyenler şunu bilin:
ARTIK SİYASİ ÖLÜSÜNÜZ.  Mevta, mort, pert, bitmiş...
Bir daha asla iflah olmazsınız. Ve bin kere hak ettiniz.
O gece ve sonraki her gece meydanlara çıksanız,  "Kahrolsun yabancı darbeler",  "Bağımsız Türkiye",  "Yaşasın Hürriyet" diye bağırsanız ne olurdu.
Ama korkudan diliniz dolandı, ayaklarınız titredi.  Bittiniz oğlum bittiniz.
Her tarihi dönem farklıdır. Bu dönemde eve kapanan, bir daha siyasi olarak çıkamaz.   Niye orada değildiniz. Bir yanıtınız olabilir mi? Olamaz. Elbette olamaz. Kıvırtmaya çalışsanız da kimse yemez.
Siyaset cesurların hakkıdır. Size yaraşmaz.
Akşam oldu.
Evli evine,  köylü köyüne...
Siz de sıçan deliğine.
(Mehmet Tanju Akad  -  Facebook)





....HDP ve FETÖ: Tesadüf mü?
Düne kadar  “demokrasi, sivil irade, askeri vesayete son, seçilmişlere saygı”  filan diyenler... Sus pus!
Bence HDP içinde bazı çevreler bu darbeyi destekledi gibi. Oysa en korkması gerekenler Kürt siyasetçiler olmamalı mıydı??
Sonra solcular neden bu darbeye bu kadar sessiz ve dilsiz?
Adeta "kuzuların sessizliği" içerisindeler.


Konuyu kenisine açtığım bir arkadaşım aynen şöyle dedi:
"Yavşak onlar. Tek adam olmasına sizin gibi yavşaklar sebep oldu. Halka ezik gibi davranarak, halkı küçük görerek yıllarca ezdiniz. Sonunda halk bir kişiye inandı ve peşinden gidiyor."


Cumhurbaşkanı seçimlerine giden yolda  (KCK davalarının yarattığı iklimde)  Türkiye'deki Cemaat yapılanmasına karşı en ağır eleştirileri getiren siyasi parti başkanı Selahattin Demirtaş iken;  seçimler sonrası ve özellikle Aralık operasyonlarından sonra tam zıttı yönde bir kırılma yaşanmadı mı?   Parti olarak kendi siyasi varlık sebebi konuları es geçip  "Seni başkan yaptırmayacağız"  lafını siyasi amentüleri kılmadılar mı?

Kısacası:   The Economist, Avrupa parlementerleri, Doğan medyası ve
F tipi örgüt son seçimlerde HDP'nin barajı geçmesi için her türlü imkanı seferber etmiş durumda idi.  Samanyolu tv'deki "Tek Türkiye" dizilerinde faşist yaklaşımlarla Kürt düşmanlığı yapanların, KCK davalarında binlerce sivil Kürt politikacıyı cezaevlerine atan kaos yaratıcılarının, bugün HDP'ye sınırsız destek vermesi üzerine hep birlikte dikkatlice düşünmek gerekiyor.





.......................MHP  ve  CHP farkı
Milliyetçi Hareket Partisi   ve   ülkücülerin lideri
Devlet Bahçeli,  darbe söylentileri o gece henüz ortaya yeni düşmüşken, darbeye karşı ilk açıklama yapan ve tavır koyan siyasi lider oldu. Başbakan Binali Yıldırım dahi ondan sonra açıklama yaptı. Ertesinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CNN Türk'teki  (NTV'nin de hemen yayınladığı)  görüntülü konuşmasını izledik.
CHP ise neredeyse sabah saatlerine kadar resmi bir açıklama yapmadı diye biliyorum ben. Herşey olup bittikten, darbe yatıştırıldıktan, ölen öldükten sonra  "Atatürkçü subaylar darbeyi engellemişlerdir"  gibi laflar edip girişimi kınadılar. Darbeye karşı düzenlenecek Ak Parti Yenikapı mitingine katılıp katılmamakta günlerce tereddüt etseler de, sonunda katılma kararı aldılar.

Mehmet Tanju Akad:  Türkler kadar kendini ayağından vuran bir başka millet var mı? Ama bunun kökleri çok eskiye dayanıyor. Birazcık okuyan çocuk ailesini küçümser, köylü yüksekten bakan bürokrattan nefret eder, sarıklıyla şarapçı, arabeskçi ile klasik müzik dinleyen birbirlerini kınar, vs. vs.  Ama yeni dönemde bunları geride bırakmaya mecburuz.
Olay gerçekten "beni kesecek kasaplar kavga ediyor, karışmam" gibi bir manzara arz etmeye başladı.






Yenikapı  Demokrasi ve Şehitler Mitingi  -  7 Ağustos 2016
İstanbul Yenikapı'da  Ağustos'un ilk pazar günü, üç partinin katılımıyla 'Demokrasi ve Şehitler Mitingi' adında bir organizasyon gerçekleştirildi. Böylece darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla başlatılan ve 'Demokrasi Nöbeti' olarak adlandırılan darbe karşıtı gösterilerin sonuncusu düzenlenmiş oldu.


Mitinge gelen kalabalıklar  parti bayrakları yahut amblemleri değil, ellerinde Türk bayrakları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan posterlerini taşıdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ayrıca Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de mitinge katıldı,  konuşmalar yapıldı.


Kürsüde ilk konuşmayı yapan MHP Genel Başkanı  Devlet BAHÇELİ:
“Alim ve hoca görünümlü bir terörist, sığındığı Pensilvanya'dan getirdiği beddua seanslarıyla, nefret söylemleriyle, öfke nöbetleriyle cinayet örgütüne  'Türkiye'ye vur'  emri verdi.”
"İblis'e ruhunu satan bu vaiz, Müslüman görünümlü bu Voyvoda;  ihanetle, Türk ve Türkiye düşmanlığıyla doruğa çıktı, fitne ve münafıklıkta rekor kırdı. Haçlı emellerinin taşıyıcılığını yapan FETÖ, Türkiye'nin kalbine nişan aldı.
Türkiye tek yürek olduğunu göstermiştir. Ayrımız, gayrımız yoktur. Müştereklerimiz farklılıklarımızdan daha çoktur. Birliğimizi kıskançlıkla kararlılıkla korumalıyız. Kutuplaşma ve cepheleşmeleri bıçak gibi kesmeliyiz."


Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar:
“TSK'ya sızmış illegal çete milletimize rezaleti yaşattı.”

Başbakan Binali Yıldırım:
"15 Temmuz demokrasi şehitlerimizi kalpten selamlıyorum. Bugün aramızda olan kahraman şehitlerimizin ailelerini yürekten selamlıyorum. İstanbul'u düşmana teslim etmeyen, kimi hastanede kimi evinde kimi aramıza olan kahraman gazilerimizi selamlıyorum.
AK Partili kardeşlerim CHP'li kardeşlerim, MHP'li kardeşlerim, her kesimden değerli vatandaşlarım. Bu muhteşem tabloyu bize yaşattığınız için, bizi buraya getirdiğiniz için hepinize çok çok teşekkür ediyorum."














Halk TV :   15 Temmuz gecesi  Türk Silahlı Kuvvetleri adına bir grup darbeci asker TRT merkezini basarak sunucu Tijen Karaş'a  (sağda)  bir bildiri okuttu.
TRT ekranlarından ‘Yurtta Sulh Konseyi’ adını almış meçhul adına açıklama yapıldı. “Tüm yurtta sıkıyönetim ilan edilmiştir”  denerek sokağa çıkma yasağı getirildiği belirtildi ve bildirinin bütün TV kanallarından okunacağı söylendi.

Durumdan vaziyet çıkaran tek kanalsa  Halk TV  oldu.
(CHP'nin, özellikle de CHP içi bir kliğin kanalı galiba Halk TV.)
Darbecilerin bildirisini, TRT sunucusu gibi cebren (zorla, silah zoru ile)  değil keyifle okudu.  TRT'ye bağlanarak bildiriyi birkaç kez tekrar etti.


Halk TV sunucusu durumu şöyle yorumladı:

“Bildiri oldukça dikkatli kaleme alınmış. Atatürk vurgusu var, laiklik vurgusu var, yolsuzluk vurgusu var, hukuksuzluk vurgusu var. Kısaca millet neden şikayet ediyorsa bu bildiride yer almış.”

Herşey olup bittikten sonraysa  Ayşenur Arslan,  "Darbeyi biz önledik" demiş.  Yani Ayşenur Arslan'a göre darbeyi Halk TV önlemiş!   :D
Karakter ciddi mesele vesselam.  15 Temmuz’dan beri bunun bir darbe olmadığını, “sahte darbe” olduğunu, “tiyatro” olduğunu, Tayyip Erdoğan için üretildiğini anlatmaya çalışıyor kendisi.  Erkekleşmiş bir başka robotik canlı olarak.

















GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ...MIZRAK ÇUVALA SIĞMAZ EFENDİLER...
Bu iğrenç darbe girişimi Erdoğan'ı elimine etme üzerine kurulmuştu.....Bu başarılamadı ve Erdoğan milleti sokağa çağırarak insanlık tarihinin en kitlesel eylemini başlatmış oldu....NOKTA...
Selocan  ''sokağa çıkmayın dedi...Halk tv attığı Twitle nerde durduğunu gösterdi...zaten Kılıçdaroğlunun şimdiye kadar uyguladığı politika da meydanda...NOKTA...
(Mustafa Satis  -  Facebook,  24 Temmuz 2016)


"Kavganın zamanında yapılanı değerlidir. Kavga olup bittikten çok sonra  “ben o kavgaya karışmamıştım, çünkü kavganın nedeni ve yapılış biçimini yanlış bulmuştum”  diyen aydının tutumu ferasetle, ağırbaşlılıkla değil doğrudan doğruya korkaklıkla ilgilidir.
...
O ruhu anlamayanlar, istiklalini ve istikbalini korumaya ant içmeyenler, zamanında harekete geçmeyi, kavgayı kendi vaktinde yapmayı, halleri sıcağı sıcağına anlatmayı, yazmayı bilmeyenler büyük aydın, felsefeci, sanatçı ve edebiyatçı olsalar kaç yazar!”
Ömer Lekesiz  -  Yeni Şafak,  “Sanat ve edebiyatçılar için infial zamanıdır"





Kimse boşuna kendini kandırmasın. Milleti 15 Temmuzda silahsız, çıplak bir şekilde ölümü göze alarak uçakların, helikopterlerin, tankların önüne çıkaran sadece Erdoğan sevgisi, Manevi değerlerine bağlılığı ve eski Türkiye'ye dönüş korkusuydu.
İşin aslı bu  gerisi hikaye..   (Mehmet Ali Metinyurt  -  Facebook, 1)

Ne ilginç;
Bir darbe-severler var ki; çoğu okumuş, güya entelektüel, sözde aydın müsveddesi hainlerimiz

Bir de darbe-savarlar var ki,
"Ev kira ama memleket bizim"  diyen gariban vatan-perverlerim
iz.   (2)





HDP neden Yenikapı mitingine çağrılmadı meselesi
İkide birde HDP de bu birliktelikte olsun diyenler var.
İyi güzel, bunu kim istemez ki... Ama HDP bunu istemiyor ki!
Bir yandan hendek savaşını savunacaksın. Şöyle insanları gerçekten ikna eden bir anti-terör politikası savunmayacaksın. Terör ve bomba meseleleri önüne geldiğinde ağız ucuyla bir şeyler mırıldanacaksın,  hatta mırıldanmayıp ıslık çalacaksın... Parlamentoyu bir propoganda aracı olarak kullanacaksın. Yalanın bini bir para olacak şekilde politika yapacaksın.  Sonra da  vay neden beni içlerine almıyorlar  diye sızlanacaksın.

Sur, Cizre, Nusaybin'de iktidarın ne kadar zalim uygulamalarda bulunduğunu defalarca vurguladılar.  Ancak tek bir kez bu kazılan hendeklerden  ve  halkın üzerine sürülen  bomba yüklü araçlardan
-bir defa olsun-  söz etmediler.  Yani onlar için Türkiye'de ne hendek kazılmıştı  ne de tonlarca bomba yüklü muhtelif araçlar kullanılarak
çoluk çocuk demeden insan katli yapılmıştı...
"PYG üzerinden ABD ile aşna fişneden söz etmek bile gereksiz onlar için"   diyor bir bey sosyal medyada.  Ve devam ediyor:
"Kılıçdaroğlu 2 buçuktan sonra açıklama yapıyor:  'Tarihimizde de gördük, darbeler iyi değildir.'    Yahu pozisyon alsana!"




"Hangi devrimci hareket yetmiş yaşında dedeyi sabaha dek gönüllü olarak meydanlarda tutabildi? Bunun sosyolojisini yapamayanların durumu marjinaliteden başka bir yere gidemez."
(Saygın Bedri Gider  -  Facebook)


..... "Ancak CB ve BB,  bence yaşananlardan ders çıkarmışlar.   'Toplumu kutuplaştırmama'ya özen göstererek;  'darbeye herkesin karşı çıktığını, sokakları her partiden insanın doldurduğunu'  ısrarla belirttiler. Bu tavır  bir yanıyla akıllı bir taktikti;  karşıtlarını yalnızlaştırma, dostlarını arttırma politikasının içerideki yansımasıydı. Öte yandan bu tutum aslında bir tür alicenaplıktı,  politika ve merhametin vicdan paydasındaki buluşmasıydı.  Tam da bu nedenle hükumet, en azından şimdilik,
CHP çevresinin darbeye karşı bu 10 günlük gecikmesine hiç değinmedi.
İktidarın bu tutumuna rağmen, KK'nın,  manifestosunda CumhurBaşkanı'nın, direniş çağrısıyla darbenin engellenmesini sağladığına dair tek vurgunun olmayışı açık bir vefasızlıktır. Bir darbe sonrasında bile RTE imajı engelini aşmayı başaramayanların klasik çatışmacılığa dönmekte gecikmeyecekleri de kestirilebilir."
demiş İlhami Mısırlıoğlu.



Bu arada Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ı darbe yolunda ikna etmek için Fethullah Gülen ile görüşmeyi dahi teklif ettikleri söyleniyor.
"Kenan Evren olacak mısın olmayacak mısın?"  diye sormuşlar.
(Kenan Evren'i er rütbesine kadar düşüren kendileri değilmiş gibi...)
Hulusi Akar şahsında, Yeni Roma ve yükselen Babil'in Türk halkına sorduğu soru şudur:
"Bizim çocuğumuz musun,  değil misin?"




Hiç yorum yok: