19 Eylül 2016 Pazartesi

  15  Temmuz  Darbe Girişimi - IV

-Mitingler   ve   Seküler kesimdeki  kafa karışıklığı

CHP Mitingi
TARİH: 24 Temmuz pazar günü, İstanbul Taksim Meydanı'nda "Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi" düzenlendi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaklaşık 40 dakikalık bir konuşma yaptığı mitingde, "Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi tarihinde yerini alacaktır" dediği 10 maddelik Taksim Manifestosu okundu.
(CHP ne saçma bi oluşum?  "Türkiye'nin demokrasi tarihine geçecek manifesto"  filan...)

Evet CHP,  darbeye karşı Taksim'de bir miting yaptı.
AKP'lileri de davet etti Kılıçdaroğlu.  Türk bayrakları ile dolu büyük kalabalık oldu.
Darbe girişimini  “ne darbe ne dikta”  gibi yuvarlak sözlerle lanetlediler.
Kılıçdaroğlu:  “Balyoz davası, Ergenekon Davası, casusluk davasında pek çok subay ve asker gereksiz yere hapse tıkıldı. Silivri zindanlarında yaşadılar hayatlarının bir kısmını. Onlara yapılan haksızlığı hepimiz biliyoruz. İade-i itibar yapmak zorundadırlar. Bir haksızlığı düzeltmek zorundadırlar. Hükümete sesleniyorum, gelin Silivri zindanlarında hayatı mahvedilen o insanların itibarını iade edelim.”

Katılımcıların dediğine göre, kürsü konuşmalarında "darbeciler ve FETÖ" bir kez olsun açıkça kınanmamış, faillerin adı anılmadan darbe yerilmiş. Yani üç yıl önce Gezi olaylarında ölenler anılmış; ancak daha on günden az bir zaman önce kendi ülkesinin askeri tarafından tankla, helikopterle, uçakla, yüz yüze öldürülen 300'e yakın insanın adı anılmamış, lafı edilmemiş.
"Türkiye laiktir, laik kalacak",  "Hırsız katil AKP"   (Amin)
  deyip bir ritüel daha başarıyla tamamlanmış oldu böylece.
Umulur ki CHP,  kendi içindeki Gülen yapılanmasını temizleme cesaretini de gösterir.



Kimilerine göre bu miting, CHP'nin tarihinde bir dönüm noktası oluşturacak ve darbeye karşı çıkmakta gecikmiş tabanını dönüştürme yolunda bir adım olacak.   Her ne kadar Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi darbe gecesi kalkışmaya karşı çıkmış olsa bile  (geceyarısı iki buçuk gibi diye hatırlıyorum ses verdi);  darbe gecesi CHP tabanının durumunun rezalet olduğunun tanığıyız.  Üstelik bu durum şaşırtıcı değildi şüphesiz. Darbesever oldukları malum.
Kalkışmayı ekranlardan ilk duyduklarında sevinenler, Suriyelilere yol verilmesi için el şaklatanlar CHP tabanına aitti. Şimdi tiyatro lafına sarılanlar,  bu gerçeği unutturmaya çalışsalar da o gece sokağa çıkanların kimler olduğu, onlarla dalga geçenlerin, onları şeytanlaştıranların kimler olduğu belli.

Kemal KILIÇDAROĞLU'nun mitingde okuduğu manifestonun 8. maddesi şöyle idi:
"8) Bu darbe girişimi devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık, cemaatçilik tarikatçılık değil;  bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır."




"Darbeyi değil Tayyibi kınamaya gidiyorlar  tam bi tiyatro."
(Mutlu Bulut
- Bir Ak Partili olarak, CHP mitingine darbe karşıtlığında katılmaya giden bir kişi olarak, çevresi CHP'liler ile dolu iken Facebook'ta yazdığı bir yorum.)

Tipik Kemalist kafası:
AMA HÜKUMET ÇOK HATALI KAARŞİM, DİNAYET FELAN... ERLERİ KEMERLE DÖVDÜLER, KAFASINI KESTİLER DİMIĞĞ. BİZ DARBEYE KARŞIYIZ AMA DİKTATÖRE DE KARŞIYIZ, GEZİ'DE DEKLARE ETMİŞTİK ZATEEĞN.... ............ (Ali Sedat Çetinkoz  -  Facebook)



"Darbe ve darbeciliğe karşıyız" diyerek darbe karşıtlığı, demokratlık yapıyor numarası çekip Fetö'yü anmayanlar da "kalben tasdik"çi!
Kavramlar önemli.  Üniformalı terörist vs gibi tanımlar yetersiz, bu işin kökten bitmesini istiyorsanız; darbeci ve cuntacı kelimelerini kullanacaksınız.
(Ercan Yıldırım - Facebook)






ŞAKA GİBİ,  KABUS GİBİ
Türk solundan, Kürd solundan insanlarla konuşunca da aynı duygulara kapılıyorum...   Bir kere bu saydığım kesimlerin son gelişmelere inanılmaz bir soğuk kanlı yaklaşımları var....   Hiç bir duygu veya heyecan belirtisi yok adamlarda....
Oldum olası her konuda çabucak heyecanlanan solun  15 Temmuz karşı koyuşu veya direnmesinin karşısında hiç heyecan duymamasının, konuya sükunetin zirvesinde bir cerrah edasıyla yaklaşmasını anlamakta çok zorlanıyorum...
Askermidir yoksa yoksa asker kıyafetine bürünmüş çetecimidir neyse ne... bunlar Parlamentoyu bombalıyorlar, insanların üzerine tankları sürüyorlar, yığınları kurşun yağmuruna tutuyorlar, suikast timleriyle bir oraya bir buraya birlikler indiriyorlar...Yüzlerce insanı öldürüp binlerce insanı yaralıyorlar...
Siyasi tarihimizde görülmemiş bir kitlesel direniş sergileniyor... Neyse ne insanlar silahların, yağmur gibi yağan kurşunların, tankların üzerine yürüyor... Tankları ele geçirip üstüne çıkıyor...içindekileri çıkarıp teslim alıyor... Ateş eden askerlerin elinden silahlarını alıp derdest ediyorlar...
VE İLK KEZ AMA İLK KEZ BİR DARBEYE TEŞEBBÜS, YIĞINLARIN BAŞ ROLÜ OYNADIĞI BİR EYLEMLE YÜZ GERİ EDİLİYOR
YIĞINLAR SA, YIĞINLAR...
ANTİ CUNTAYSA ANTİ CUNTA...
YİĞİTLİKSE YİĞİTLİK...
VE İKİ HAFTADIR MİLYONLAR MEYDANLARDA NÖBETTE...
Sahneler,  azıcık demokrasi taraftarı olanı kıpır kıpır duygulara zerk edecek sahneler,  bizimkileri hiç mi hiç heyecanlandırmıyor...
ACABA NEDEN.... YOKSA BİZ AYRI GEZEGENLERDEMİ YAŞIYORUZ....
(Mustafa Satis  -  30 Temmuz 2016, Facebook)




MEYDANLARA ÇIKMAYA CESARETİ OLMAYANLAR
SONRADAN AĞLAMASIN,  KÖTÜ ÇARPARLAR
Darbeye karşı en ufak bir sesleri çıkmayanlar artık toplumdan etkili bir şekilde tecrit olmuştur. Yok "ben ikisinin arasında kalamam",   yok "dolaylı olarak AKP'ye destek olmuş olmak istemem,"  yok "bana ne, bana ne, ben sesimi başka yerde duyururum"   diyenler şunu bilin:
ARTIK SİYASİ ÖLÜSÜNÜZ.  Mevta, mort, pert, bitmiş...
Bir daha asla iflah olmazsınız. Ve bin kere hak ettiniz.
O gece ve sonraki her gece meydanlara çıksanız,  "Kahrolsun yabancı darbeler",  "Bağımsız Türkiye",  "Yaşasın Hürriyet" diye bağırsanız ne olurdu.
Ama korkudan diliniz dolandı, ayaklarınız titredi.  Bittiniz oğlum bittiniz.
Her tarihi dönem farklıdır. Bu dönemde eve kapanan, bir daha siyasi olarak çıkamaz.   Niye orada değildiniz. Bir yanıtınız olabilir mi? Olamaz. Elbette olamaz. Kıvırtmaya çalışsanız da kimse yemez.
Siyaset cesurların hakkıdır. Size yaraşmaz.
Akşam oldu.
Evli evine,  köylü köyüne...
Siz de sıçan deliğine.
(Mehmet Tanju Akad  -  Facebook)





....HDP ve FETÖ: Tesadüf mü?
Düne kadar  “demokrasi, sivil irade, askeri vesayete son, seçilmişlere saygı”  filan diyenler... Sus pus!
Bence HDP içinde bazı çevreler bu darbeyi destekledi gibi. Oysa en korkması gerekenler Kürt siyasetçiler olmamalı mıydı??
Sonra solcular neden bu darbeye bu kadar sessiz ve dilsiz?
Adeta "kuzuların sessizliği" içerisindeler.


Konuyu kenisine açtığım bir arkadaşım aynen şöyle dedi:
"Yavşak onlar. Tek adam olmasına sizin gibi yavşaklar sebep oldu. Halka ezik gibi davranarak, halkı küçük görerek yıllarca ezdiniz. Sonunda halk bir kişiye inandı ve peşinden gidiyor."


Cumhurbaşkanı seçimlerine giden yolda  (KCK davalarının yarattığı iklimde)  Türkiye'deki Cemaat yapılanmasına karşı en ağır eleştirileri getiren siyasi parti başkanı Selahattin Demirtaş iken;  seçimler sonrası ve özellikle Aralık operasyonlarından sonra tam zıttı yönde bir kırılma yaşanmadı mı?   Parti olarak kendi siyasi varlık sebebi konuları es geçip  "Seni başkan yaptırmayacağız"  lafını siyasi amentüleri kılmadılar mı?

Kısacası:   The Economist, Avrupa parlementerleri, Doğan medyası ve
F tipi örgüt son seçimlerde HDP'nin barajı geçmesi için her türlü imkanı seferber etmiş durumda idi.  Samanyolu tv'deki "Tek Türkiye" dizilerinde faşist yaklaşımlarla Kürt düşmanlığı yapanların, KCK davalarında binlerce sivil Kürt politikacıyı cezaevlerine atan kaos yaratıcılarının, bugün HDP'ye sınırsız destek vermesi üzerine hep birlikte dikkatlice düşünmek gerekiyor.





.......................MHP  ve  CHP farkı
Milliyetçi Hareket Partisi   ve   ülkücülerin lideri
Devlet Bahçeli,  darbe söylentileri o gece henüz ortaya yeni düşmüşken, darbeye karşı ilk açıklama yapan ve tavır koyan siyasi lider oldu. Başbakan Binali Yıldırım dahi ondan sonra açıklama yaptı. Ertesinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CNN Türk'teki  (NTV'nin de hemen yayınladığı)  görüntülü konuşmasını izledik.
CHP ise neredeyse sabah saatlerine kadar resmi bir açıklama yapmadı diye biliyorum ben. Herşey olup bittikten, darbe yatıştırıldıktan, ölen öldükten sonra  "Atatürkçü subaylar darbeyi engellemişlerdir"  gibi laflar edip girişimi kınadılar. Darbeye karşı düzenlenecek Ak Parti Yenikapı mitingine katılıp katılmamakta günlerce tereddüt etseler de, sonunda katılma kararı aldılar.

Mehmet Tanju Akad:  Türkler kadar kendini ayağından vuran bir başka millet var mı? Ama bunun kökleri çok eskiye dayanıyor. Birazcık okuyan çocuk ailesini küçümser, köylü yüksekten bakan bürokrattan nefret eder, sarıklıyla şarapçı, arabeskçi ile klasik müzik dinleyen birbirlerini kınar, vs. vs.  Ama yeni dönemde bunları geride bırakmaya mecburuz.
Olay gerçekten "beni kesecek kasaplar kavga ediyor, karışmam" gibi bir manzara arz etmeye başladı.






Yenikapı  Demokrasi ve Şehitler Mitingi  -  7 Ağustos 2016
İstanbul Yenikapı'da  Ağustos'un ilk pazar günü, üç partinin katılımıyla 'Demokrasi ve Şehitler Mitingi' adında bir organizasyon gerçekleştirildi. Böylece darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla başlatılan ve 'Demokrasi Nöbeti' olarak adlandırılan darbe karşıtı gösterilerin sonuncusu düzenlenmiş oldu.


Mitinge gelen kalabalıklar  parti bayrakları yahut amblemleri değil, ellerinde Türk bayrakları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan posterlerini taşıdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ayrıca Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de mitinge katıldı,  konuşmalar yapıldı.


Kürsüde ilk konuşmayı yapan MHP Genel Başkanı  Devlet BAHÇELİ:
“Alim ve hoca görünümlü bir terörist, sığındığı Pensilvanya'dan getirdiği beddua seanslarıyla, nefret söylemleriyle, öfke nöbetleriyle cinayet örgütüne  'Türkiye'ye vur'  emri verdi.”
"İblis'e ruhunu satan bu vaiz, Müslüman görünümlü bu Voyvoda;  ihanetle, Türk ve Türkiye düşmanlığıyla doruğa çıktı, fitne ve münafıklıkta rekor kırdı. Haçlı emellerinin taşıyıcılığını yapan FETÖ, Türkiye'nin kalbine nişan aldı.
Türkiye tek yürek olduğunu göstermiştir. Ayrımız, gayrımız yoktur. Müştereklerimiz farklılıklarımızdan daha çoktur. Birliğimizi kıskançlıkla kararlılıkla korumalıyız. Kutuplaşma ve cepheleşmeleri bıçak gibi kesmeliyiz."


Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar:
“TSK'ya sızmış illegal çete milletimize rezaleti yaşattı.”

Başbakan Binali Yıldırım:
"15 Temmuz demokrasi şehitlerimizi kalpten selamlıyorum. Bugün aramızda olan kahraman şehitlerimizin ailelerini yürekten selamlıyorum. İstanbul'u düşmana teslim etmeyen, kimi hastanede kimi evinde kimi aramıza olan kahraman gazilerimizi selamlıyorum.
AK Partili kardeşlerim CHP'li kardeşlerim, MHP'li kardeşlerim, her kesimden değerli vatandaşlarım. Bu muhteşem tabloyu bize yaşattığınız için, bizi buraya getirdiğiniz için hepinize çok çok teşekkür ediyorum."














Halk TV :   15 Temmuz gecesi  Türk Silahlı Kuvvetleri adına bir grup darbeci asker TRT merkezini basarak sunucu Tijen Karaş'a  (sağda)  bir bildiri okuttu.
TRT ekranlarından ‘Yurtta Sulh Konseyi’ adını almış meçhul adına açıklama yapıldı. “Tüm yurtta sıkıyönetim ilan edilmiştir”  denerek sokağa çıkma yasağı getirildiği belirtildi ve bildirinin bütün TV kanallarından okunacağı söylendi.

Durumdan vaziyet çıkaran tek kanalsa  Halk TV  oldu.
(CHP'nin, özellikle de CHP içi bir kliğin kanalı galiba Halk TV.)
Darbecilerin bildirisini, TRT sunucusu gibi cebren (zorla, silah zoru ile)  değil keyifle okudu.  TRT'ye bağlanarak bildiriyi birkaç kez tekrar etti.


Halk TV sunucusu durumu şöyle yorumladı:

“Bildiri oldukça dikkatli kaleme alınmış. Atatürk vurgusu var, laiklik vurgusu var, yolsuzluk vurgusu var, hukuksuzluk vurgusu var. Kısaca millet neden şikayet ediyorsa bu bildiride yer almış.”

Herşey olup bittikten sonraysa  Ayşenur Arslan,  "Darbeyi biz önledik" demiş.  Yani Ayşenur Arslan'a göre darbeyi Halk TV önlemiş!   :D
Karakter ciddi mesele vesselam.  15 Temmuz’dan beri bunun bir darbe olmadığını, “sahte darbe” olduğunu, “tiyatro” olduğunu, Tayyip Erdoğan için üretildiğini anlatmaya çalışıyor kendisi.  Erkekleşmiş bir başka robotik canlı olarak.

















GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ...MIZRAK ÇUVALA SIĞMAZ EFENDİLER...
Bu iğrenç darbe girişimi Erdoğan'ı elimine etme üzerine kurulmuştu.....Bu başarılamadı ve Erdoğan milleti sokağa çağırarak insanlık tarihinin en kitlesel eylemini başlatmış oldu....NOKTA...
Selocan  ''sokağa çıkmayın dedi...Halk tv attığı Twitle nerde durduğunu gösterdi...zaten Kılıçdaroğlunun şimdiye kadar uyguladığı politika da meydanda...NOKTA...
(Mustafa Satis  -  Facebook,  24 Temmuz 2016)


"Kavganın zamanında yapılanı değerlidir. Kavga olup bittikten çok sonra  “ben o kavgaya karışmamıştım, çünkü kavganın nedeni ve yapılış biçimini yanlış bulmuştum”  diyen aydının tutumu ferasetle, ağırbaşlılıkla değil doğrudan doğruya korkaklıkla ilgilidir.
...
O ruhu anlamayanlar, istiklalini ve istikbalini korumaya ant içmeyenler, zamanında harekete geçmeyi, kavgayı kendi vaktinde yapmayı, halleri sıcağı sıcağına anlatmayı, yazmayı bilmeyenler büyük aydın, felsefeci, sanatçı ve edebiyatçı olsalar kaç yazar!”
Ömer Lekesiz  -  Yeni Şafak,  “Sanat ve edebiyatçılar için infial zamanıdır"





Kimse boşuna kendini kandırmasın. Milleti 15 Temmuzda silahsız, çıplak bir şekilde ölümü göze alarak uçakların, helikopterlerin, tankların önüne çıkaran sadece Erdoğan sevgisi, Manevi değerlerine bağlılığı ve eski Türkiye'ye dönüş korkusuydu.
İşin aslı bu  gerisi hikaye..   (Mehmet Ali Metinyurt  -  Facebook, 1)

Ne ilginç;
Bir darbe-severler var ki; çoğu okumuş, güya entelektüel, sözde aydın müsveddesi hainlerimiz

Bir de darbe-savarlar var ki,
"Ev kira ama memleket bizim"  diyen gariban vatan-perverlerim
iz.   (2)





HDP neden Yenikapı mitingine çağrılmadı meselesi
İkide birde HDP de bu birliktelikte olsun diyenler var.
İyi güzel, bunu kim istemez ki... Ama HDP bunu istemiyor ki!
Bir yandan hendek savaşını savunacaksın. Şöyle insanları gerçekten ikna eden bir anti-terör politikası savunmayacaksın. Terör ve bomba meseleleri önüne geldiğinde ağız ucuyla bir şeyler mırıldanacaksın,  hatta mırıldanmayıp ıslık çalacaksın... Parlamentoyu bir propoganda aracı olarak kullanacaksın. Yalanın bini bir para olacak şekilde politika yapacaksın.  Sonra da  vay neden beni içlerine almıyorlar  diye sızlanacaksın.

Sur, Cizre, Nusaybin'de iktidarın ne kadar zalim uygulamalarda bulunduğunu defalarca vurguladılar.  Ancak tek bir kez bu kazılan hendeklerden  ve  halkın üzerine sürülen  bomba yüklü araçlardan
-bir defa olsun-  söz etmediler.  Yani onlar için Türkiye'de ne hendek kazılmıştı  ne de tonlarca bomba yüklü muhtelif araçlar kullanılarak
çoluk çocuk demeden insan katli yapılmıştı...
"PYG üzerinden ABD ile aşna fişneden söz etmek bile gereksiz onlar için"   diyor bir bey sosyal medyada.  Ve devam ediyor:
"Kılıçdaroğlu 2 buçuktan sonra açıklama yapıyor:  'Tarihimizde de gördük, darbeler iyi değildir.'    Yahu pozisyon alsana!"




"Hangi devrimci hareket yetmiş yaşında dedeyi sabaha dek gönüllü olarak meydanlarda tutabildi? Bunun sosyolojisini yapamayanların durumu marjinaliteden başka bir yere gidemez."
(Saygın Bedri Gider  -  Facebook)


..... "Ancak CB ve BB,  bence yaşananlardan ders çıkarmışlar.   'Toplumu kutuplaştırmama'ya özen göstererek;  'darbeye herkesin karşı çıktığını, sokakları her partiden insanın doldurduğunu'  ısrarla belirttiler. Bu tavır  bir yanıyla akıllı bir taktikti;  karşıtlarını yalnızlaştırma, dostlarını arttırma politikasının içerideki yansımasıydı. Öte yandan bu tutum aslında bir tür alicenaplıktı,  politika ve merhametin vicdan paydasındaki buluşmasıydı.  Tam da bu nedenle hükumet, en azından şimdilik,
CHP çevresinin darbeye karşı bu 10 günlük gecikmesine hiç değinmedi.
İktidarın bu tutumuna rağmen, KK'nın,  manifestosunda CumhurBaşkanı'nın, direniş çağrısıyla darbenin engellenmesini sağladığına dair tek vurgunun olmayışı açık bir vefasızlıktır. Bir darbe sonrasında bile RTE imajı engelini aşmayı başaramayanların klasik çatışmacılığa dönmekte gecikmeyecekleri de kestirilebilir."
demiş İlhami Mısırlıoğlu.



Bu arada Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ı darbe yolunda ikna etmek için Fethullah Gülen ile görüşmeyi dahi teklif ettikleri söyleniyor.
"Kenan Evren olacak mısın olmayacak mısın?"  diye sormuşlar.
(Kenan Evren'i er rütbesine kadar düşüren kendileri değilmiş gibi...)
Hulusi Akar şahsında, Yeni Roma ve yükselen Babil'in Türk halkına sorduğu soru şudur:
"Bizim çocuğumuz musun,  değil misin?"




2 Eylül 2016 Cuma

  15  Temmuz  Darbe Girişimi - III

-Kahramanlar/Şehitler, Dualar, Yorumlar
“15 Temmuz:  Milletimizin darbeye kadim Anadolu irfanıyla olduğu kadar, silah almadan gövdesi-ruhuyla karşı koymasıdır.”
"Demokrasi yalnızca sandık değildir" diyenlere,
1 haftalık demokrasi dersi:
Demokrasi sandığı koruma, tanklara karşı durmadır.
.....Ercan Yıldırım  -  Facebook (1), (2)

«2013'ten beri süren ağır çekim darbeyi altın vuruşla sonuçlandırmak istedi o malum meçhul.
Gezi kalkışması, 17-25 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması/Operasyonu, 6-7 Ekim PKK provokasyonu
(Kobani Eylemleri)   ve hendek terörü olarak yaşadığımız saldırıların hepsinin ardında aynı parmak izi var.   Anlaşılan o ki PKK, DAEŞ, DHKPC ve FETÖ terör örgütlerinin sahibi aynı.»
Nedret Ersanel:   “15 Temmuz'un arkasında Amerika var



1 Mart tezkere meselesi (2003)  ile başlıyor mevzu anladığım kadarıyla... Tümamiral Cem Gürdeniz'in   (Balyoz davası hükümlüsü) Hürriyet'e verdiği röportajdan:
«Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, amirallere suikast, Kafes, Internet andıcı... Bunların hepsi aynı şey. Bunların hepsi soft coup'tur (yumuşak darbe).

Birinci darbe bunlardır, ikinci darbe silahlı geldi. TSK'nın en büyük hatası içindeki bu yapılanmayı bildiği halde bu yapının arkasında Atlantik sistem olduğu için sesini çıkarmaması. Kanaatimce hegemonyadan veya yeni Roma'dan korktular. (...)
Ancak bu arada iyi bir şey de yapıldı. Eğer iktidar polisteki temizliği yapmasaydı, 15 Temmuz gecesi çok farklı olurdu, çok ciddi kan dökülürdü. İktidar emniyetteki temizliği yaptı, Silahlı Kuvvetlerde de temizliğin başladığı haberleri basında yer aldıktan 6 gün sonra darbe geldi. Tabii bir hafta evvel Rusya ile ilişkilerin normalleşmeye başlamış olması da çok önemli faktör. Menderes'te gördük, Demirel'de gördük... Ne zaman ki iktidarlar Rusya ile yakınlaşmaya başlamıştır, mutlaka bir Amerikan/Atlantik müdahalesi olmuştur.»
Gülencilerle mücadele aczi ‘Atlantik’ korkusundan, üst akıl 'Roma'
(24 Temmuz 2016 - Hürriyet)



Vatan Partisi başkanı Doğu Perinçek:
'Bu Amerikancı bir kalkışmadır. Fethullah Terör Örgütü'nü ve hendeklerde boğulan PKK'yı kurtarma harekatıdır.'
'Bu kalkışmaya girişenler, Amerika'nın Türkiye'yi bölme planları içindekilerdir.   Askerimizle polisimizi karşı karşıya getirmeyi isteyen Amerikan tertibini kesinlikle bozguna uğratacağız.'
Yeni planın Türkiye'de terör ile iç karışıklık çıkartmak olduğu görüşünü dile getiren Doğu Perinçek, şu ifadeleri kullandı:
'ABD artık DAEŞ'i ve PKK'yı canlı bombalarla Türkiye'ye sürecek. Amaç, Türkiye Suriye'nin kuzeyinde Kürt koridoru konusunda sussun, buna müdahale etmesin... Darbe girişimi de bu nedenle oldu. Ama şimdi ABD'nin 60 yıllık FETÖ'sü bitti. Şimdi Türkiye'de terör ortamı yaratıp Türkiye'yi hareket edemez hale getiremez istiyorlar.'    (-Video-)



Darbeyi kimler engelledi?
Asıl tepki darbe püskürtüldükten sonraki günlerde gelmeye başladı.   Dizini dövüp  “Ah be ah, beceremediler”  diye ağlaşma şeklini almadı ama. Silahsız insanların öldürüldüğü, kalabalıkların kurşunlandığı, Meclis'in bombalandığı, Ankara ve İstanbul'un düşman şehirleri gibi F-16'larla taciz edildiği bir girişimin başarısızlığı hakkında açık açık üzüntü duymak olmazdı tabii. Üzüntüyü ve hayal kırıklığını başka şekillerde ifade etmek gerekiyordu.
Önce,  “Ah, zavallı erler dövülüyor, canım Mehmetçik, yapılır mı abime bunlar”  şeklinde bir ağlaşma başladı.
Birkaç saat önce üzerlerine asker tarafından ateş açılan, yanıbaşlarında insanların vurulup öldüğünü gören kalabalıkların ne yapmasını bekliyordunuz? Çiçek mi vereceklerdi askerlere? Tebrik mi edeceklerdi? Ellerini mi sıkacaklardı? Askerlik türküleri mi söyleyeceklerdi?
Sonra, askerlerin kafasının kesildiği lafı yayılmaya başlandı.
Kafa kesme” ifadesi tesadüf değil, iyi seçilmiş. Ânında herkesin aklına IŞİD'i getiriyor. Darbeyi engellemek için sokağa çıkan bütün o kalabalığı bir ânda IŞİD ile ilişkilendirmiş oluyor.
Ardından, “elleri palalı” ifadesiyle birlikte sakallı ve cübbeli kişilerin fotoğraflarına yaygınlık kazandırıldı. Kemalistlerin, laik orta sınıfların, beyaz Türklerin tüylerini diken diken etmesi garanti olan fotoğraflar. Böylece sokaktaki kitle yine IŞİD'le, gericilikle, kafa kesicilikle ilişkilendirilmiş oldu.   Madem darbecileri övemiyorsun, bari darbeyi engelleyenleri yerin dibine sok, değil mi?   Zaten sosyal medyada bütün bunların anlamı harıl harıl anlatılıyordu:
“Hepimizi kesecekler”, “Alevileri kesecekler”, “zaten AKP’nin tabanı bunlardan ibarettir”...
Türkiye'de başka türlü olması beklenemezdi. Şaşılacak bir şey yok. Kemalistlerin, ulusalcıların, CHP'lilerin, çeşitli Komünist Parti'lerin, Birgün gazetesinin filan   hem kitleleri küçük görme  hem AKP tabanından nefret etme içgüdüleri elbette devreye girecekti. Başka türlü olamazdı. Bunların aklına, “AKP'li” ve “dindar” deyince zaten eli palalı, gerici kafa kesiciler gelir.   Üstelik “Darbe başarısız oldu, Tayyip'ten kurtulamadık” diye tarifsiz üzüntülere gömülmüşken;  bir de cübbeli erkek, başörtülü kadın fotoğrafı görünce üzüntüleri iyice dayanılmaz olur.
...
Kitleler her zaman haklı mıdır? Sağcı olamaz mı? Gerici olamaz mı?
Ya kötü bir şey yaparlarsa?
Evet, olabilir. Bu sorular elbette sorulacaktır, elbette analizler yapılacaktır, taktikler, stratejiler geliştirilecektir.
Ama önce heyecanla kitlelerin içinde, arasında olmak gerekir.
...
Ne olacağını önceden bilemeyiz.  Ama şu kadarı kesin:
Hareketin, kitlelerin dışında durup burun kıvıranlardan hiçbir nane olmayacaktır.
(Roni Margulies  -  19 Temmuz 2016 tarihli  Marksist.org yazısından)





-Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki olaylar-
FETÖ'cü darbecilerin Ankara'daki hedeflerinden biri de TSK'nın en seçkin birliklerini barındıran Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) oldu. Güneydoğu'da görevli darbecilerden, 1. Özel Kuvvetler Tugay Komutanı Tuğgenaral Semih Terzi, askeri uçakla Ankara'ya geldi. Darbecilerin olay günü harekete geçmesiyle Terzi ve beraberindeki 20-30 kişilik silahlı güç ÖKK'ya gitti. Bu sırada komutanlık içi darbeci subaylar da harekete geçti. Kapıda grubun girişine izin vermeyen subay şehit edildi. Semih Terzi ve beraberindekiler, Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın makamının bulunduğu binaya geçti. Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir, o an eşiyle Gazi Orduevi'nde bir düğünde olan komutanı Aksakallı'yı aradı:


ÖMER HALİSDEMİR:
“Komutanım başlarında Terzi Paşa olan bir grup makamınızı teslim almaya geldi.”
Aksakallı Paşa: “Evladım oranın namusu sensin.  Makamı teslim etme, geliyorum.”

Güvendiği arkadaşlarına,  "Biz terörle mücadele sırasında da bunların
 (FETÖ'cülerin)  tavrını, isteksizliğini anlamıştık"  diyen Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı, darbecileri karargâha sokmamasını emrettiği koruma astsubayı Ömer Halisdemir'in şehadetine varan son iletişimlerini şöyle aktardı:

“Ömer; sana, vatanımız ve milletimiz adına tarihi bir görev veriyorum.  Tuğgeneral Semih Terzi vatan hainidir, isyancıdır. Onu karargâha girmeden öldür! Bunun sonunda şehâdet var. Biliyorsun seninle 20 yıllık beraberliğimiz var.  Hakkını helâl et.”
Ömer Başçavuş:  "Başüstüne komutanım. Hakkım helâl olsun, siz de helâl edin."
-Alıntı-
"Bu sırada darbeci general Semih Terzi, etrafındaki 10 kişilik koruma ekibiyle helikopter pistinden karargaha yürüyordu. Tam karargah binasının girişinde,  ÖKK Koruma Astsubayı Başçavuş Ömer Halisdemir tarafından durduruldu.  "Zekai paşanın emri, Karargâha giremezsiniz"  demesiyle kendisini etkisiz hale getirmeye çalışan özel time rağmen namlusuna mermiyi sürdüğü tabancasını çekti ve darbeci Semih Terzi'yi alnından vurdu. Uzaklaşırken, Terzi'nin timindeki 10 koruma tarafından kurşun yağmuruna tutularak şehit düştü. Darbeci askerler cuntacı Tuğgeneral Semih Terzi'yi hemen helikopterle GATA'ya götürdü, ancak helikopterde iken ölmüştü."

2016 Türkiye askerî darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevliyken vurularak öldürülen koruma astsubayı Ömer Halisdemir'in vücudundan 30 kurşun çıkmış.  Darbe girişiminin akamete uğramasında  (akamete uğramak:  başarısız olmak, sonuçsuz kalmak) anlamlı bir yeri olan,  büyük fedakarlık göstermiş bu gencimizi analım.






"Uğur Mumcu'dan Necip Hablemitoğluna, Muhsin Yazıcıoğlu'ndan daha nicelerine... Fetö'nün öldürdükleri..."
yazmış birisi Twitter'da.
Hrant Dink cinayetinde istihbarat zaafiyeti yaratarak olayın gerçekleşmesine zemin hazırlamak da unutulmasın.  (Ki bu olay sonrası Ergenekon Davaları başlamıştı.)



Askeri darbe planının kurbanlarından biri de İstanbul Acıbadem Mahallesi muhtarı Mete Sertbaş idi. İki çocuk babası Sertbaş, o gece tankların yürüdüğü Acıbadem'de vatanına ve özgürlüğüne sahip çıkmak için karşısına dikildiği Yüzbaşı Mehmet Karabekir (38) tarafından kurşunlandı.   (Yüzbaşı, oradaki ahalinin yaralıyı hastaneye götürmesine izin vermeyerek adamın kan kaybından ölmesine neden oldu. Emrindeki askerler teslim olmak isteyince, "Teslim olursanız kafanıza sıkarım" diyerek tehdit ettiği de söyleniyor.)
Türkiye'nin stratejik kurumlarından Türk Telekom'un Acıbadem'deki İstanbul 2. Bölge Müdürlüğü'nü ele geçirmek isteyen bu cuntacı yüzbaşı ve askerler,  özel harekât polisleri tarafından etkisiz hale getirildi.
Rabbim bizim yanımızda olsun, içimizdeki (saygın) hainlerin eline vermesin bizi.





Amman ha!
15 Temmuz gecesi sosyal medyada "Amman ha! Sakın RTE'ye uyup sokağa çıkmayın!!"  paylaşımları yapanlar çoktu. Bazıları ise operasyonel olarak "Çıkma!" diyordu.







Diyanet'in din görevlilerine gönderdiği mesajlar ile, 15 Temmuz gecesi tüm camilerden defalarca salâ okundu. Sabahlara kadar Türkiye'nin bütün camilerinde böyle oldu.  "Minarelere koşarak, sela okuyarak milletimizin yanında yer alalım dedik"  diyor Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez.
İzmir'de ise darbe gecesi salâ okuyan bir müezzin saldırıya uğramış. Caminin giriş kapı camlarını da kırmışlar. Bunun bir videosu da vardı: bkz1.  Kudurmuş gibi bir kadın bağırıyor gecenin karanlığında: "Hep ülkeyi siz bu hale getirdiniz!!" diye... (bkz2)
Rabbim insanı içindeki "Günah keçisi yaratma" eğiliminden korusun.


...............Mehmet Tanju Akad:
........... "Öncelikle... yaşadığımız acılar için, hayatını yitirenler için üzgünüz. Bir süre sonra tarihte bir kayıt olarak kalır, ama öldürmeler ne? Yani bunun hesabı asla verilemez. Savaşta ölürsün, anlaşılır da... bu nedir? Çocuklar büyüyecek, "Babam darbede öldü, uçaklarımız bombalamış" diyecek. Ya da "Fanatikler oğlumu linç etmiş, o tatbikatta olduklarını sanıyormuş."  Bunu bin yıllık kanlı geleneğimize bağlayıp geçecek miyiz?"
................... TC Nuray Doğan: Kendi milletinizi katledecek vicdandaysanız, zaten millet olamamışız demektir. Aynı milletin üyeleri değiliz demektir.
.........................Kişisel yorumum:   Gerçekten ne diyecek bu olaylarda ölen insanların çocukları, eşleri?  Şurada bir  -video-  var mesela, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne saldırı anı ve öncesinin polis kamerası kaydı bu. "Benim babamı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nde görevli arkadaşlarını ülkemizin askerleri vurmuş, bombalamış, öldürmüş..."
Sıradan insanlardan olup kahramanlık ruhuna sahip kişiler karşı çıkanlar. Sonuçta o an gelen askerlerin niyeti belli. Buna rağmen karşılarına dikiliyorlar. Beyaz Türkler (??) gibi bankamatiğe koşmuyorlar. Hoş sadece bankamatiğe koşsalardı gene iyi idi... Üstüne "tiyatro lan bu!" diyorlar/dediler  :)




DUALAR........................
"Allah'a hamd ederiz ki 15 Temmuz gecesi içimizden yetişmiş hainlere karşı kendini feda eden kahraman şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesinde başımız öne düşmedi, onurumuz çiğnenmedi, hakkımız muhafaza edildi."

"RABBİM
Huzurunda durdur, huzurda durdur, hallerimin huzurunu ve itminanını ver...
(İtminan:  Huzûr, sükûn ve râhata kavuşma...)
Milletimize esenlik, devletimize kudret, ümmete selamet, insanlığa adalet ver Rabbim.
Bizi adaletinin ve merhametinin memuru kıl.
Zalime meylettirme, fitneye maruz bırakma;
Bizi zalim de, mazlum da etme Allahım.
Basiret, feraset, marifet ve ilim ver; bunlarla amel etmemizi sağla, istikametimizi sağlamlaştır.
Uyarıcı dostlar ver bize.  "Dost acı söyler" maskeli fetbazlardan,
(fetbaz:  Şeytanın arka bacağı. Hilebaz, numaracı.)
"Yılanı deliğinden çıkaracak"  tatlı sözlü kalleşlerden koru bizi.
Bizi daha çok insan kıl,  insan olmanın ahlakı ve aklıyla donat.
AMİN




"Yarabbi,  Senin dinini parça parça edip sonra bu parçaları birbiriyle vuruşturanları, kendinden gördüklerinin haramlarına göz yumup başkalarının küçük kusurlarını bile dile dolayanları;  senin kitabın ortada doğruluğunda tereddütsüz biçimde dururken kendilerine başka kitaplar edinenleri,  dünyalık çıkarlar için hakkı gizleyenleri ve çarpıtanları sana şikayet ediyorum."
(Ahmet Cantürk'ün sayfasından alınmış bir yakarış)