22 Nisan 2009 Çarşamba

 Fethullahçılar ÇYDD'ye karşı













Zaman gazetesinin yeni reklamları ile karşılaşmışsınızdır.  Son dönemde ekranlarda ve sokak afişlerinde gördüğümüz bu reklamlardaki mesaj şu:
İnsanları "dinci", "laik", "solcu", "sağcı", "milliyetçi", "Satanist" gibi yaftalarla damgalamıyoruz.  Demokrasiden yanayız ve toplumun birlik içerisinde, inançlarında özgür olarak yaşamasını istiyoruz.

Verilen mesaj afilli.  Lakin gelin görün ki bir mesaj ancak bu kadar havada kalabilir. Hani Hürriyet gazetesinin "İnsan Haklarına saygılıyız" mealli reklam serisi bile bu kadar sırıtmamıştı.

-------------------------------------------------------------------------------


Zaman ve türevi medya kuruluşları,  Ergenekon konusundaki tavır ve haberleriyle  son dönemde basında bir denge unsuru oldu. Bir yanda kuyruk acısı içerisindeki Doğan Medyası ve onun statüko destekçisi amiral gazetesi Hürriyet;  diğer yanda yıllardır askeri kaynaklar ile uyum içerisindeki Uğur Dündar gibi göz önündekilere nispet,  "Ergenekon davası" diye bir şey olduğunu ve bunun bazı temelleri olduğunu topluma öyle ya da böyle duyurdu.

Ne var ki atasözünde dediği gibi,  "Can çıkmadan huy çıkmaz".
Senelerden beri Fethullahçı çevrenin  ÇYDD, TEGV,  Aziz Nesin-Ali Nesin'in kurmuş oldukları vakıf  ve  Matematik kulübü gibi kimi oluşumlarla bir alıp veremediği var adeta.  Ergenekon'un 12. dalgasındaki gelişmeler sırasında
bu damar tekrar su yüzüne çıktı.
En az kendilerinin  (Fethullahçıların ve Nurcuların)  şikayet edip yakındıkları iftira silahı ile,  uydurma bilgiler niteliğinde olan saçma sapan argümanlarla,  kişilerin seçim hakkına saygı duymak bir yana adeta hedef göstererek, yıllardır bu oluşumlar hakkında gerçekliğini sorgulamadan veya cevap hakkına saygılı olmadan kamuoyuna bir takım bilgiler yayıp duruyor,  adeta kin kusuyorlar.

Peki Fethullahçıların mevzuları nedir?  Hınçları niyedir?


Eğitim alanında ve gençler üzerinden oluşturulan sosyal topluluklar projesinde Fethullahçılar,  kendi yaptıklarının benzerini yapan;  ancak herhangi bir dini içerik üzerinden değil laik esasa uygun olarak bunları yapan girişimlere dayanamıyorlar.

Radikal 2'de yayınlanan yazısında  Ahmet İnsel  soruyor:
"Sünni misyoner cemaatleri, kendi yaptıklarının aynısını ama herhangi bir dini tebliğ amacıyla değil, laik tebliğ amacıyla yapan girişimlere çok kızarlar. Aynı alanda kendilerine rakip gördükleri için mi? Karşılıklı siyasal husumet nedeniyle mi? Herhalde her iki nedenden dolayı ÇYDD gibi bir kuruluşu hedef tahtalarına yıllardır yerleştirdiler."

Daha önceki bir yazımda  (bakınız: Gündemdekiler-Nisan 2009),  "dinci kesimin demokrasi yalanları"ndan biraz bahsetmiştim. Hançer gazeteleri olan Zaman'ın çekirdek kadrosuyla iletişim haline geçtikçe, bu yapay anlayışa şahit oluyorsunuz zaten.

Ne var ki Türkiye'de gereksiz bir Nurcular tartışması  (Hasan Celal Güzel'in ağzıyla, "mugalâtası") var.  Sürekli Fethullahçıları eleştirmekle ve tespitler yapmakla meşgul bazıları... Oysa Nur Cemaati ve Fethullah tarihte bir ilk değil.  Benzerleri  ("Artık zaman değişti. Belirli zaman aralıklarıyla Tanrı yeni insanlar seçer,  onlar Kutsal kitabı yorumlar"  tezi,  Kutsal Kitap okumalarının bırakılıp insan yazımı kitapların okunması,  hızla yayılmaları,  sosyal örgütlenme şekilleri,  söylemleri, bağlantıları vs)  açısından tarihte örnekleri olmuştur.  Özellikle Yahudi inanç tarihinde etkili örneklerini bulacağınız,  eğitim konusuna çok önem veren bu tarz cemaatler;  ticaret ve hukuk alanında örgütlenmiş,  toplumların yenilik ihtiyacına,  var olan sistem içerisinde çıkış bulamadıkları geçiş dönemlerinde ortaya çıkmışlardır.  Yayılmacı küresel güçlerle ılımlı ilişkilerin kendi grup ve toplumsal çıkarlarına daha uygun olduğu tezine sahiptirler.  Nurcular da bu dinsel yaklaşımın Anadolu toprakları üzerinden yayılan yeni bir denemesi.

Her defasında neyin ne olduğunu tespit için Amerika'yı keşfetmek isteyenlere selam olsun.  Yine de insan absürd durumlara gülmüyor değil.  Hakkında onlarca MİT ve İstihbarat raporu olan Fethullahçıların,  ve yayın organları olan Zaman'ın Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın;  başkalarını  (Türkân Saylan'ı mesela)  karalamak için bir takım  MİT raporlarını  çarşaf çarşaf sergileme ihtiyacı duyması gibi...


EK:  Radikal 2'deki ilgili yazının altına düşülen bir okur yorumundan kısa alıntı yapmak isterim burada:
"Zaman ve Ekrem Dumanlı'nın kendilerinden olmayanlara, kendilerine benzemeyenlere karşı Hürriyet'leştikleri tek örnek değil tabi. Teşekkürler Ahmet İnsel. Yeri gelmişken ifade edilmeli ki, Türkan Saylan ve ÇYDD'ye yönelik yapılan operasyona tepki, Türkan Saylan ve ÇYDD'nin Atatürk İlkelerine uygun nesiller yetiştirme çabasından ötürü değil; gerçekten samimi bulundukları, yokluk içindeki insanlara ulaşabildikleri  ve Cumhuriyet mitingleri sırasında  "Ne darbe ne Şeriat!" diyebildikleri ve kimi platformlarda ırkçılığa karşı durdukları içindir."   (blueknife)

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Hayyam dan;

Şeyh fahişeye demiş ki;
Her gün sarhoşsun, onun bunun kucağındasın
Doğru demniş fahişe, ben öyleyim; ya sen
Sen bakalım şu göründüğün adam mısın?

Adsız dedi ki...

istediğiniz kadar yırtının bu halk gülen cemaatini de biliyor sizi de çydd nin faliyetlerinide biliyor
teröristlere burs verin burs adı altında nice işler karistıran çağdascılar değil mi

canilecanan dedi ki...

Neden bu ülkede hep illaki birinin tarafı olmak zorundayızdır, anlamıyorum.
Aslında anlıyorum da anlamıyorum diyorum, öyle diyeyim.

Bu ülkedeki cemaatçi zihniyet çok ciddi bir tehdit ve birlikte yaşamaya zarar verir boyutta. Bu fevri ve dengesiz çıkışları tarikatlar ve tarikatçilerde de görüyoruz, Kemalistlerde de...

Bu yazı herhangi bir tarafa taraf olarak yazılmadı. Ama bu ve benzer tarz yorumlara hep "taraf" olarak tepkiler geliyor. (Cemaatçi yaklaşımın doğal bir tezahürü olarak...)

"teröristlere burs verin burs adı altında nice işler karistıran çağdascılar değil mi" demiş biri...
Kendisine bir çağdaşçı değil ama bir vatandaş olarak sormak isterim:
"Fethullah/Nurcu dershanelerinde yaptığınız nedir peki? Ders çalıştırmak, burs, tesbihat gibi çeşitli adlar altında yaptığınız nedir?"